Gürcistan, hükümetin tereddütlerine rağmen halkının Avrupa ile daha yakın bağlar için haykırdığı siyasi bir kargaşanın içinde. Ülke genelinde kitlesel protestolar patlak verdiğinde, özellikle göstericilerin yetkililerden sert tepkilerle karşılaştığı Tiflis'te gerginlikler yeni bir zirveye ulaştı.
Hükümetin AB'ye Katılım Konusundaki Tutumu Kamuoyunda Tepkiye Yol Açıyor
İktidar partisi Gürcü Rüyası, AB katılım görüşmelerinin 2028'e kadar askıya alındığını duyurarak, bunu Avrupa özlemlerine ihanet olarak gören halk arasında yaygın bir huzursuzluğa yol açtı. Bu karar ayrıca Brüksel'den bütçe hibelerinin alınmasının durdurulmasına yol açarak halkın şaşkınlığını artırdı ve Gürcistan siyasetinde Rus etkisini artırdı. Durum, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın protestoculara karşı kullanılan aşırı gücü kınayarak Gürcistan ile stratejik ortaklığını askıya aldığı noktaya kadar kötüleşti.
Başkan Zourabichvili'nin Meydan Okuyan Tavrı
Bu arka planın ortasında, Başkan Salome Zourabichvili AB yanlısı fraksiyonun sadık bir destekçisi olarak ortaya çıktı. Hükümetin Rusya yanlısı eğiliminin aksine, Ekim ayında yapılan parlamento seçimlerini hileli olarak açıkça eleştirdi ve mevcut parlamentoyu gayri meşru ilan etti. Görev süresi sona yaklaşmasına rağmen Zourabichvili istifa etmeyi reddediyor ve başkanlığının tek meşru otorite olduğunu iddia ediyor. Meşru bir hükümet seçilene ve ülke AB entegrasyonuna doğru yoluna devam edene kadar görevde kalacağına söz vererek direnişin sembolü haline geldi.
Ülke çapındaki protestolar derinleşen krizin habercisi
Protestoların ölçeği benzeri görülmemiş düzeyde, mitingler sadece Tiflis ile sınırlı değil, Batum ve Sugdidi gibi büyük şehirlere de yayıldı. Su topları ve göz yaşartıcı gaza göğüs geren protestocular, Avrupa değerlerine bağlılıklarının bir sembolü olarak AB bayrakları sallarken görüldü. Protestolar, diplomatik birliklerden kamu sektörü çalışanları da dahil olmak üzere toplumun çeşitli kesimlerini içine çekti ve protesto için istifa etmeye başladılar.
Uluslararası Tepkiler ve Gelecekteki Etkileri
Uluslararası alanda kriz, Avrupa Parlamentosu gibi kuruluşların Gürcistan'da yeni seçimler çağrısı yapmasıyla dikkat çekti. Avrupa Birliği, LGBT haklarını kısıtlayan ve yabancı etkisini azaltan yeni çıkarılan yasalar konusunda endişelerini dile getirdi ve bu da Gürcistan'ın AB başvurusunun dondurulmasına yol açtı. Bu gelişmeler, Gürcistan için Avrupa hedefleri ile mevcut hükümetin Rus çıkarlarıyla uyumu arasında bocalayan kritik bir dönüm noktasını işaret ediyor.
Sonuç
Gürcistan bir kavşakta dururken, önümüzdeki haftalar Avrupa entegrasyonuna giden yolunu geri kazanıp kazanamayacağını veya iç çekişmelerin ve dış etkilerin baskılarına yenik düşüp düşmeyeceğini belirlemede kritik önem taşıyor. Devam eden protestolarda görüldüğü gibi halkının kararlılığı, demokrasiye ve Avrupa değerlerine doğru dirençli bir itici gücü vurgulayarak Gürcistan siyasetinde potansiyel olarak dönüştürücü bir dönemin sahnesini hazırlıyor.