Almanya Başbakanı Olaf Scholz, muhalefet partilerinin artan baskısına ve ABD savunma politikasındaki değişen dinamiklere rağmen, Ukrayna'ya Taurus seyir füzeleri tedarik etmeme konusundaki tutumunu kararlı bir şekilde yineledi. Bu duruş, Almanya'nın iç siyasi zorluklarla ve 23 Şubat 2025'te yapılacak federal seçimlerle karşı karşıya olduğu kritik bir zamanda geliyor.
Scholz'un Askeri Destek Konusundaki Kesin Tavrı
Şansölye Scholz, Almanya'nın ilkelerine bağlı kalmanın ve Rusya ile çatışmada daha fazla tırmanıştan kaçınmanın önemini vurgulayarak, Taurus füzelerinin Ukrayna'ya teslim edilmesine sürekli karşı çıktı. Scholz, son açıklamalarında Almanya'nın Rus topraklarının derinliklerine hedef almak için kullanılabilecek silahlar tedarik etmeyeceğini açıkladı. Başkan Joe Biden yönetimindeki ABD'nin Ukrayna'nın ATACMS gibi, Rusya'dakiler de dahil olmak üzere birkaç yüz kilometre ötedeki hedefleri vurabilen daha uzun menzilli Amerikan füzelerini kullanmasına izin vermesine rağmen bu pozisyon değişmedi.
İç Siyasi Baskılar ve Koalisyon Gerilimleri
Scholz'un Taurus füzelerini tedarik etmeyi reddetmesi, Sosyal Demokratlar (SPD), Yeşiller ve Özgür Demokratlar'ı (FDP) içeren Almanya'nın iktidar koalisyonu içinde önemli gerginliklere yol açtı. Koalisyondan ayrılan FDP, şimdi Ukrayna'ya Taurus füzelerinin teslimatını yetkilendirmek için parlamento oylaması yapılmasını savunuyor. Parti lideri Christian Lindner ve FDP Genel Sekreteri Bijan Djir-Sarai de dahil olmak üzere önde gelen FDP figürleri, Scholz'un duruşunu açıkça eleştirerek, Almanya'nın Rus saldırganlığı karşısında Ukrayna'yı daha güçlü bir şekilde desteklemesi gerektiğini savundu.
Öte yandan SPD ve Yeşiller, Scholz'un ihtiyatlı yaklaşımını destekleyerek, stratejik kısıtlama ve daha fazla çatışmaya yol açabilecek eylemlerden kaçınma gereğini vurguluyor. SPD lideri Saskia Esken ve Yeşiller Ekonomi Bakanı Robert Habeck, Scholz'un tek taraflı askeri desteğe karşı ilkelere bağlılığıyla uyumlu olarak, Almanya'nın savunma politikalarında dengeli bir reform çağrısında bulundu.
Stratejik Diplomasi ve Son Gelişmeler
Scholz, askeri yardım konusundaki duruşuna ek olarak, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yakın zamanda yaptığı bir telefon görüşmesi de dahil olmak üzere önemli diplomatik çabalarda bulundu. Bu, Scholz'un Putin ile yaklaşık iki yıl içindeki ilk doğrudan iletişimiydi ve bu iletişim sırasında Rusya'yı Ukrayna'daki askeri eylemlerini durdurmaya ve kalıcı bir barış için müzakerelere girmeye çağırdı. Scholz, sivil altyapıya yönelik devam eden hava saldırılarını kınadı ve Almanya'nın Ukrayna'nın savunmasına olan sarsılmaz desteğini dile getirdi.
Bu diplomatik girişimlere rağmen Scholz, çağrıyı Putin'in izolasyonunu azaltarak potansiyel olarak ona fayda sağladığı şeklinde eleştiren Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyy'nin şüpheleriyle karşı karşıya. Zelenskyy, anlamlı barışın, sadece diyalogdan ziyade Rus birliklerinin geri çekilmesi gibi somut eylemler gerektirdiğini vurguladı.
ABD Politika Değişikliklerinin Etkisi
Başkan Biden'ın Ukrayna'nın daha uzun menzilli ABD füzelerini kullanmasına izin verme yönündeki son kararı, Almanya'nın savunma politikası tartışmasını daha da karmaşık hale getirdi. ABD, Ukrayna'nın savunma yeteneklerini güçlendirmeyi hedeflerken, Scholz bu tür eylemlerin çatışmanın tırmanmasına yol açabileceği endişesiyle temkinli kalmaya devam ediyor. Scholz'un yaklaşımı, Almanya'nın Ukrayna'ya desteğini istikrarı koruma ve Rusya'yı kışkırtmaktan kaçınma zorunluluğuyla dengeleme konusundaki daha geniş stratejisini yansıtıyor.
Gelecekteki Etkileri ve Seçim Değerlendirmeleri
Almanya erken federal seçimlere yaklaşırken, Scholz'un Ukrayna'ya askeri destek konusundaki pozisyonunun tartışmalı bir konu olması muhtemeldir. FDP ve CDU, daha iddialı bir savunma politikası savunarak Scholz'un liderliğine meydan okumak için bu duruşu kullanabilir. Bu arada, SPD ve Yeşiller, seçmenlerinin Rus saldırganlığına karşı daha güçlü eylem beklentilerini ele alırken Scholz'a olan desteklerini yönlendirmelidir.
Bu iç tartışmaların sonucu, Almanya'nın uluslararası arenadaki rolü ve Ukrayna ihtilafının çözümünü etkileme yeteneği açısından önemli sonuçlar doğuracaktır. Scholz'un, siyasi baskılara rağmen Almanya'nın ilkeli duruşunu sürdürme taahhüdü, jeopolitik gerginlik ve iç belirsizlik dönemlerinde liderliğin karmaşıklıklarını vurgulamaktadır.
Prensipler ve Pratiklik Arasındaki Denge
Scholz'un Taurus füzelerinin tedarikine karşı sarsılmaz duruşu, stratejik kısıtlama ve ilkeli yönetime yönelik daha geniş bir bağlılığı yansıtıyor. Ukrayna'yı askeri olarak destekleme baskısı artarken, Scholz diplomatik çözümler peşinde koşmaya ve Almanya'nın eylemlerinin çatışmayı istemeden tırmandırmamasını sağlamaya odaklanmaya devam ediyor. Bu yaklaşım, Almanya'nın Ukrayna'yı destekleme konusundaki ahlaki sorumluluğunu, uluslararası istikrarı sürdürmenin pratik gerekliliğiyle dengelemeyi amaçlıyor.
Almanya'nın Taurus füzesi tartışmasını ele alış biçimi, iç politika ile uluslararası diplomasi arasındaki karmaşık etkileşimi vurgulamaktadır. Şansölye Scholz'un dış baskılara ve değişen ABD politikalarına rağmen Ukrayna'ya gelişmiş silahların teslim edilmesine karşı çıkma kararı, ulusal ilkelere kararlı bir bağlılığı göstermektedir. Ülke iç siyasi manzarasında yol alırken ve dış zorluklarla karşı karşıya kalırken, Scholz'un liderliği Almanya'nın küresel ilişkilerdeki gelecekteki rolünü ve bölgedeki barış ve istikrara olan bağlılığını şekillendirmede önemli bir rol oynayacaktır.